“Plutarkhos ise “Sevgi Üstüne Diyalog”da şöyle diyor: “İnsan güzelliğine aşık olan, er ve hanımefendilerin aşk dair giysilerinde başüstüneğu kadar farklı olduklarını düşünmez. Her iki cinsle ilişkiye büsbütün ve müsavi derecede eğilimli olabilir.” Klasik Zenci eserlerinde eşcinsellere kesif sık tarafsız bir halde ayrı bir insanoğlu tipi olarak bileğiniliyor. Binbir Gece Masalları’nın en azca üç haklı eşseksüel çok mı, heteroseksüyurt fazla mı yeğleme edilmesi gerektiği tartışılıyor. Tasavvufi gelenekten gelen şairlerin transgendered ve homoerotik davranış biçimlerine yönelimleri peçe değil. Mevlana’nın eserleri kabilinden cihan literatürının en filinta erkek aşk şiirleri ilhamlarını bu gelenekten alıyorlar.
Örneğin “adodi” kelimesi eştensel, biseksüülke ve transgendered rical bâtınin; “alakuata” kelimesi ise lezbiyen, biseksüeloğlu ve transgendered kadınlar karınin kullanılıyor.
16’ncı yüzyıldan sonra kurulmuş olan On Kız Kardeş Budist Rahibe Topluluğu, heteroseksüsahiplik evliliğe direnişi, tutkulu dostluğu ve lezbiyen ilişkiyi benimsemiş; eşcinsel dünyaevi törenleri düzenlemiş. 19’ncu yüzyılda Lodos Çin’in Guandong eyaletinde binlerce hatun, rahibe toplulukları kurarak bağ kurmuşlar ve katiyen bir erkekle evlenmeyeceklerine
kadıköy escort değgin Tanrıça Yin’e ant dâhilmişler.
Çünkü gay samuraylar, Çin’li “şeftali yiyenler”, lezbiyen denizciler, çok cinsiyetli Kaput bezi yerlileri, dolunay şahitliğinde seks ayinleriyle Afrika eksik etek eşiyle olan evliliği gelenekleriyle dünyamız, modern fantezileri gölgede bırakacak bir seks tarihine sahip. “İçkili bir toplantı. Laf, bu tür derilarda çoğu gün başüstüneğu gibi seks. Komedi oyunları müellifı Aristophanes, çevresindekilere cinsellik hikayelerinin ortaya çıkışını anlatıyor: ‘önceden üç cinsiyet varmış; erkek, işveli ve hermafrodit.
önceden gacı olan bütünün dilimi olan hatun kişi kadınlara, önceden koca olan bütünün dilimi olan koca ise erkeklere yakınlaşmak istemiş.” Bu öykü, Platon?un”Şölen” adlı eserinde anlatılıyor. Bu önceki eserde doğal ki “eştensel”evet da “transgender” kabilinden terimler kullanılmıyor; lakin bunlarla ilişkili olgular insanlığın kendisi denli çıkma.
Gay travestiler ise kabilenin şamanları evet da şifacılarıymış. Evlenmeyi, çocuk doğurmayı reddeden Yukon’daki kızlar rical gibi giyinir ve avlara beklırlarmış. Kanada’daki Kaska aileleri bir kızlarını savaşçı olarak yetiştirirmiş. Bu kız tensel deneyimlerini yalnızca kadınlarla evetşarmış.
Lezbiyenler özellikle prenslerin saraylarında yaşayan hanımlar arasından çıkıyormuş. Ağabeyç kökünden üretilen bir penis kullanırlarmış. Lezbiyenliğin büyüyığın çağrışımları varmış. Çinli budist rahibeler beyninde da lezbiyen ve trangender davranışlar çok yaygınmış.
Hinduizmin bir kolu olan tantra geleneğinde de bayan cinselliğine çok bedel veriliyor ve lezbiyenliğe dinsel kutsallık teşhisnıyor. Kadınlık organı bütün mutlulukların merkezi olarak görülüyor.
Hasetmüzde Uganda’daki Langolar, Kenya’daki Muruslar, Cenup Zambiya’daki İlaslar ve Lodos Afrika’daki Zulular gibi pek çok Afrika kültüründe eşeşeysel ve transgendered erkekler ruhani görevliler. 16-19’ncu yüzyıl arası Afrika kıtasından getirilen çoğu Yoruba dinine mensup 12 milyon Afrikalı karınin kullanılan en azca 25 terim var.
Atalarımın uğrunda yürütefsir” diyor. Eşcinselliğin Çin’bile belgelenmiş uzun bir tarihi var. “Savaşan Krallıkların Vakayinamesi’nde, önemli şahsiyetlerin eşcinselliklerini bulutsuzça ortaya koyan çok nüshada biyografi makam düzenıyor. Örneğin Vei Dükü Ling ve vekilı Ni Xia arasında romanesk bir alışveriş varmış. Bir devir meyve bahçesinde dolaşırlarken Ni ağaçtan şeftali koparıp ısırmış. Lezzetli bulmuş olduğu şeftalinin artanını düke ağırlama etmiş.
Antika Palikarya irfanü, mitolojilerdeki çok cinsiyetli hikayeleriyle bir fenomen. Örneğin baş tanrı Zeus, yakışıklılığının kenarı silsile güzelliğiyle kaynak kamaştıran Ganymedes’e düşkünlüğü sebebiyle biseksüyurt olarak tasvir ediliyordu. Milattan sonra ikinci yüzyılda Roma’da yaşayan Yunanlı doktor Soranos’un gestalttlarının çevirilerinde “tribade” denilen kadınlardan kelime ediliyor; “Bunlar iki tür seks bile yaparlar. Ama kadınlarla ilişkiye girmeye erkeklerle evetğundan elan heveslidirler.” Başka ilgi çekici bir alıntı Artemeidorus Daldianus’tan: “Bir er kişi karınin daha gani ve evetşlı bir erkeğin yürekine girmesine ruhsat vermek iyidir; çünkü böyle erkeklerden sarmak geleneklere uygundur.
Çok bileğil; henüz 10 sene önce eşcinsellerin dahi “varolmadığının” iddia edildiği Lodosluk yarıkürede ve gönç ülkerde sesi yükselen transgender hareketi, elkızı ve erkekten oluşan ikili biyolojik ve toplumsal cinsiyet sistemini sorguluyor. Metis Yayınları’ndan çıkan “Eşeysel Çeşitlilik/ Yönelimler, Politikalar, Haklar ve İhlaller” kitabının kalem erbabıı Vanessa Baird’in derlediği boşlukştırmalara gereğince çok cinsiyetlilik tarihi, az çok koyu.
İnsanlık yüzlerce senedir bastırdığı arzularını salıvermeye çok doğru. Binlerce senedir bastırılmış şekilde var olan seksin çok cinsiyetli doğrultuü, tarihin gizemli derinliklerinden baş veriyor.
Meyanştırmalara bakarak Afrika’daki yerliler de evreni yağız-beyaz, küldöken-erkek, iyi-kötü kutuplarından oluşmuş olarak algılamıyordu. Bir nefer sinein “natürel”olan ruhların o kişiye ne anlattığıydı. Evetşlı bir yerlinin deyişiyle: “Bizim sinein sima, tabiat ve düşleri onu nite yapmış olduysa öyledir. Onu sürdürmek istediği kadar onaylama ederiz.” Günümüz Amerikalı yerlisi menşeli eşseksüel ve transgendered eşhas de, tarihlerinden güç aldıklarını gizlemiyorlar. Apaçi ve İskoç-İrlandalı melezi Gary Bowen, “Transgender’lığım bana Esans aracılığıyla maruz kutsi bir dürtü; parafin tıp tarafından ayyaşfedilmiş bir nevroz bileğil.
O zamanlar insanoğluın çehreleri çok farklıymış. Vücutları yuvarlakmış, dört kolları ve bacakları, dü yüzleri ve iki eşeysel organları varmış. Ama bu insanoğlu çok kuvvetlü oldukları ve tanrıların kudretını gözdağı ettikleri midein Zeus hepsini tam ortadan ikiye ayırmış ve her bir yarının ötekisi muhtevain özlem duymasına neden olmuş. Sonunda ilkin hermafrodit hepsin bir dilimi olan koca hanımları, küldöken ise erkekleri çekici bulmaya mirlamış.
Bir güneş Dong başı imparatorun omzunda uyurken, imparatorun bir ziyaretçisi gelmiş. İmparator sevgilisini uyandırmamak bâtınin elbisesinin kolunu kesmiş. Bu hikayeden de eşcinsî aşk sinein kullanılan başka edebi dışa vurum doğmuş: Duanxiu (kesik yen).
Bugün Sudan’ın güneybatısı, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin kuzeyi ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nin güneydoğusundaki Azandeler, 20’nci yüzyıla kadar kuşaklar arası bir homoerotizm hayatış. Azande hanımları da, erkekleri de hummalı bir eşeşeysel erotizme sahiplermiş.
Sanayileşmiş kuzey ülkelerinde birkaç yüzyıldır “tensel çeşitlilik hakkı” bağırsakin meşru organizasyon çabaları arttı. Lakin sonuç “düzgülü”denilen heteroseksüellerle; “düzgüsüz”, “meczup” evet da “sapkın” denilen eşcinseller ortada incitici bir tefrik oldu. Artık direnme yönünde dünya çapında bir devinme var. Londra’daki South Bank Üniversitesi sosyoloji profesörü Jeffry Weeks, cinsel çeşitlilik açısından hasetmüzde gerçeklik bileğçalışmaenin gün aracılığıyla devamlı olarak susturulanların bir patlamayla ortaya çışitaları olduğunu söylüyor: “Marjinalleştirilenler, her yerde müsavat ve adalet istiyorlar.
Utanacak değilim. Tanrı beni kendi suretinde yarattı” diyordu Uzunluk George inhilal albümü olan “Cheapness and Beauty”bile. Üstelik bu yıllar önceydi. Pekâlâ siz gay ve lezbiyenlerin son zamanlarda mı çoğalmış olduğunı düşünüyorsunuz? “Metroseksüyurt erkek” nosyonı dilimize yeni düştü sanarak kadınsı istikametünün bilincinde olan adamların ve yolı “olağan”e gereğince daha ters olan kadınların sayısının son yıllarda mı arttığını zannediyorsunuz? Öyleyse çok yönılıyorsunuz.
Erkekler arasındaki eşeşeysel aşktan güfte ederken geniş şekilde kullanılan “paylaşılan şeftali aşkı” kelamü bu hikayeden geliyor. Tarihçi Vivien W Ng, resmi tarihin ünlülerin eşcinsî yönelimlerini gizlemediğini yazıyor. “Esbak Eğlek Zamanı’nden son imparator Aidid’in birfena erkek sevgilisi bulunduğunu ve bunlardan Dong Xian^’a düşkün bulunduğunu öğreniyoruz.
Milyonlarca evetşındaki dünyamız yeni bir seks devriminin eşiğinde. Kendimizi bildik bileli var olan eksikli ve er kişi ikilemi tarihe karışıyor.
Erken fasıl Budizm’indeki Hint kökenli “cataka” hikayelerinde Buddha’yla öğrencisi Ananda arasındaki sevginin bile, eşseksüel ilişkiyi alamet ettiği söyleniyor. İki yakışıklı brahman olan Buddha ve Ananda’nın birbirlerinden ayrılmamak midein evlenmedikleri biliniyor.
Bhubanesvar’da bulunan bir yontu biri diz çöken, öbürü ayakta duran ve tanrısallığını gösterecek şekilde sağ elini havada tutan dü avratı tasvir ediyor. Diz çöken kadının utanmaü, ayaktaki kadının venüs tepesinde olarak görünüyor.
Avrupa’da rönesans devri bile yaygın eşcinselliğin çağı olmuş. Çoğu soylunun kendi cinslerinden gözdeleri varmış. Londralı tüccarlar ve aktörler, Venedikli perukar-cerrahlar ve gondolcular, Cenovalı matbaacılar, işçiler, hizmetkarlar ve denizciler, şu demek oluyor ki maşerî yelpazenin her kesiminden rical birbirleriyle seks strüktüryorlarmış.
Örneğin Kenya’nın Mombasa kentinde zengin muhammedî hanımlar ortada; ihtilal öncesi Çin’de vejetaryen rahibe topluluklarında; Gana, Lesotho ve öteki Afrika ülkelerinde hanımlar arası dünyaevi geleneklerinde ve Avustralya Aborjin topluluklarında çok cinsiyetli gelenekler yaygın. Nedimesi Sarah Churchill’le uzun periyodik ilinti yaşayan Britanya Kraliçesi Kocakarı; sevgilileri arasında Marlene Dietrich ve Greta Garbo da olan İspanyol sosyetiği Mercedes bile Acosta gibi ünlülerin evvelleri de çarpıcı örneklerle dolu.
Ünlü ressam Donatello, çıraklarını “yeteneklerinden çok güzelliklerine göre” seçermiş. Dini nedenlerle seksten ırak dursa da Michelangelo’nun erkeklere hissettiği platonik tutkuyu umum bilirmiş.